11 Kasım 2014 günü her sabahki gibi büyük kızımı okula götürürken radyoda Serhat İncirli'nin sunmuş olduğu radyo ve televizyon programını büyük bir keyifle dinliyordum.
Çalışmakta olduğum Sosyal Sigortalar dairesinin içinde bulunduğu sefil durumu anlatıyordu. Altı bankaya toplam 56 milyon TL borç. Tek sosyal güvenliğin ilerde emeklilere sefalet getireceğini bile bile cafcaflı nutuklar atan, reklamını yapanlar sosyal güvenlik fonunda ne kadar para biriktiğini söylemeye bile cesaret edemiyorlar. Ben size söyleyim. Tam bize yakışır şekilde sosyal sigortalar fonundaki mevcut olan black hole diye nitelendirdiğimiz kara deliği sosyal güvenlik fonunda biriken para ile yamamaya çalışıyoruz. Devlet kendi üzerine düşen yatırım katkısını sigortalar adına yapıyor mu? Gelen giden yöneticiler hep günü kurtarmak adına bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Peki bu durumda neler yapılması gerekir. Mevcut yasalar üzerinde fazlası ile oynanıp içinden çıkılmaz duruma getirildi. Özel sektörde kaç tane çalışanın sigorta yatırımları gerçek maaşları üzerinden yapılıyor? Cevap, büyük bir çoğunluk asgari ücret üzerinden beyan edilip, geriye kalan maaş elden veriliyor. Yani devlet çalınıyor. Nice özel üniversiteler, büyük şirketler üniversite mezunu müdür, akademisyen sorumlu pozisyonunda çalıştırdığı personeline asgari ücret üzerinden maaş ödediğini beyan ediyor. Peki bu durum devlet erkanı tarafından bilinmiyor mu? Bal gibi biliniyor. Peki neden bir şey yapılmıyor? Hiç olur mu öyle şey, bir sonraki seçim ne olacak? Bu kadar süslü püslü seçim kampanyaları için para nereden bulunacak? Eğer bu durumun üstüne gidilse maliyenin ve sosyal sigortaların karasına ne kadar gelirin akacağını düşünebilir misiniz? Bunu gerçekleştirmek niyet ister, yürek ister.
Bunu gerçekleştirmek, bir sonraki seçimi değil bir sonraki nesili düşünen idareci ister. Bu sağcısı için de solcusu için de geçerlidir. Rahmetli Özker Özgürün 1993 yılında dediği gibi ben de Özkan beye söylüyorum. “GÖSTER KENDİNİ”…….